GEÇMİŞTE ÇOCUK OLMAK

çocukluk

Geçmişten günümüze çocukluk kavramı toplumdan topluma kültür farklılıklarıyla birlikte değişmektedir. Günümüzde çocuğa verilen önem ve çocukluk kavramı geçmiş tarihten bugüne kadar da birçok değişimle karşımıza çıkmaktadır.

Batı’da Çocuğun Tarihi

çocukluk

Çocuk ve çocukluk kavramı, çocuğa karşı bakış açısına dair Antik Çağ döneminde yeterli bilgi bulunmamaktadır. Batı’da ve Orta Çağ’da ise çocukluk kavramının olmamasıyla birlikte çocuklar bugünkü gibi özel ilgi ile korunmuyordu. Bu çağda, çocuklara ayrı ilgi gösterilmiyor, onlara özgü kıyafetler, oyun ve oyuncaklar yoktu. Çocuklar minyatür yetişkinler olarak görülüyordu ve yetişkinler gibi giyiyorlardı. Çocukların beslenme gereksinimleri yaşlarına ve gelişimlerine uygun değildi. Ayrıca Orta Çağ’da çocuklara uygun bakımın sağlanmaması, yaşamın zorlukları ve yoksulluk nedeni ile bebek ve çocuk ölümlerinin fazla olması ailelerin çocuklara bağlanma konusunda da korkmalarına sebep oluyordu. John Locke çocuklara uygulanan baskı, tehdit ve çocukların şeytan olduğu görüşüne karşı çocukların zihninin boş bir levha olduğunu ve eğitim ile anne babaların çocukları sevgi istedikleri gibi şekillendirebileceklerini savunmuştur.

çocukluk

Sanayi Devrimi ile de Batı’da yoksul ailelerin çocukları fabrikalarda iş gücü sağlanmak amacıyla çalıştırılıyordu. Daha sonrasında bilim ve teknolojinin ilerlemesi ile eğitimli insan gücüne ihtiyaç duyulmaya başlanmış ve çocukların eğitimine verilen önem artmıştır. Daha sonraki yıllarda John Locke, Jean Jacques Rousseau, Pastollazi ve Frobel’in, Vygotsky ve Piaget gibi bilim insanları çocuğun gelişimi ve eğitimine yönelik birçok araştırma yapmış ve birçok bilgi günümüze kadar ulaşmıştır.

Türklerde Çocuğun Tarihi

İslamiyet’ten önceki Türk toplumunda ise çocuklar daha çok değer görüyordu, çocuklara özel bir bakım ve eğitim veriliyordu. Dede Korkut Hikayeleri’nde de çocukların eğitimine vurgu yapılmıştır. Orta Çağ Türklerinde ise Batı’dan farklı olup çocukların buluğ çağına kadar özel bir önem ve eğitim verilmesi gerektiği düşüncesi hakimdi ve çocuklar özel bir ilgi ile korunuyorlardı. Türklerde Orta Çağda Farabi çocukların bireysel farklılıklarına dikkat çekmiş, zihinsel eğitime vurgu yapmış ve gelişimin dengenin önemli olduğunu vurgulamıştır. İbn-i Sina çocukların ruh ve beden sağlığı üzerinde durmuş ve eğitim konusunda her çocuğun eğitim alması, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarının fark edilmesi gerektiği, eğitimde deney ve gözlemin önemi hakkındaki görüşleri de bugünkü eğitim amaçlarına öncülük etmiştir. Gazali’nin ise oyunun çocuğun dinç ve zinde olmasının ve zihnin yenilenmesine katkıda bulunduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Yusuf Has Hacip’in ve Kaşgarlı Mahmut’un eserlerinde de çocuk eğitimi ve bakımı ile ilgili bilgiler de verilmiştir.

Osmanlı Dönemi’nde ise:

çocukluk

Toplumda çocuğa sevgi odaklı bakılıyordu ve çocukların eğitimine önem veriliyordu. Çocuklar “dört yıl, dört ay, dört günlük” olunca okula başlama geleneği bulunmaktaydı ve bu bir uğur sayılıyordu. Çocukların eğitimi ilk önce ailede başlayıp daha sonrasında medresede dini eğitim ve fenni eğitim (bilim ile ilgili) verilmekteydi ve çocuklar yeteneklerine göre eğitiliyor ve meslek sahibi oluyorlardı. Genellikle dini eğitimde ezbercilik vardı. Bunların yanında çocuklara disiplin cezası olarak genellikle dayak kullanılıyordu. Çocuklara terbiye eğitimi olarak toplumda; evde, sokakta ve okulda dayak bir gelenek haline gelmişti. Osmanlı toplumunda çocukların cami avlusunda oynamasına ve ezanı oyuna çevirmelerine izin veriliyordu.

çocukluk

19. yy. a baktığımız zaman ise daha çok mahalle kültürü yaşanıyordu ve “mahalle çocuğu” kavramı kendini daha çok gösteriyordu. 1930’lu yıllarda bazı şehirlerde Ramazan ayında çocuklar için kahveler kuruluyordu ve çocuklar kendi oyunlarını oynuyorlardı. Yine bu yıllarda “kızlariçi” olarak adlandırılan oyun ve eğlence geleneğinde 5-16 yaş aralığında kızlar haftanın belirli günleri yerel kıyafetler giyerek evde toplanıyorlardı.

çocukluk

Cumhuriyet Dönemi ile birlikte çocuklara verilen önemin arttığını görülmüştür. 20 Kasım 1989 Dünya Çocuk Hakları kabul edilmiştir ve çocuklar yasalarca tanınmıştır. Türkiye çocuk haklarını 1990’da imzalamıştır ve çocukların hakları yasalarca korunmuştur.

Çocuk Gelişimci Sena ARMUTLU

Kaynak:

Onur, B. (2007). Çocuk, tarih ve toplum. İmge Kitabevi.

Sağlam, M., & Aral, N. (2017). Tarihsel Süreç İçerisinde Çocuk ve Çocukluk Kavramları. ÇOCUK VE MEDENİYET DERGİSİ, 1(2).

http://www.academia.edu/31712954/OSMANLI_VE_CUMHURİYET_DÖNEMİNDE_ÇOCUK_OLMAK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.